TÜRKİYE’DE 16 BELEDİYE KATI ATIK SORUNUNU ÇÖZÜYOR

Türkiye’de (İstanbul Temizlik Firmaları) hızla gelişen sanayi, kalkınma ve gelişmeyi beraberinde getirdiği gibi çevresel sorumluluk bilincini kazanmamız gerektiğini artık ortaya koymuştur.

Evet bu bir zorunluluktur artık çünkü çevre bu kirlilikleri daha fazla bünyesinde barındıramamaktadır.

Bu konuda yapılacaklar düşündüğümüz kadar zor değil ve hiç kuşku yok ki yaptıklarımızın karşılığını alabileceğimiz en huzur verici, en insani amaçlardan biri bu. Gelecek nesillere gururla bırakacağımız en değerli miras. Yaşanabilir, temiz bir çevre…

Temiz bir çevre ne demek?

Tabi ki yeşil ve mavinin birlikteliği. Fakat hızlı nüfus artışı ve kentleşme ayrıca gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde görüldüğü gibi kalkınmayı hedefleyen ülkeler için de teknoloji ve sanayinin reddedilemez varlığı bu durumun zorunluluğu ile yaşamamız gerektiğini de ortaya koymuştur.

İkisi bir arada olmaz mı? (Kocaeli temizlik firmaları) İçinde sanayiyi ve yoğun bir nüfusu barındıran temiz bir çevre. Bunun çok güzel örnekleri var dünyada. ABD’deki Yale Üniversitesi, karbon salınımı, su temizliği ve doğayı koruma politikalarını değerlendirerek dünyanın en temiz ve en pis ülkelerini belirledi. 149 ülke arasında en temiz olarak 95.5 puan alan İsviçre seçilirken, Türkiye 75.9 puanla 72’nci sırada yer alabildi. En pis ülke ise 39.1 puanla Nijer oldu.

Kocaeli Temizlik firmaları Ayka Temizlik. Dünyanın genel sorunu olan çevre kirliliğini biraz daha öznel düşünerek payımıza düşeni alırsak bu durum tabi ki Türkiye açısından kötü bir tablo. Fakat listede çok güzel bir ayrıntı da var aslında. ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler dünyanın önde gelen sanayi liderlerinden olmasına rağmen temiz ülkeler arasında yer alabilmişler. Çevre kirliliğinde sanayi tek neden olmasa bile tabi ki önemli bir neden ama görüldüğü gibi asla aşılamaz bir engel değil.

Peki Türkiye’nin temiz bir ülke olamamasının nedenleri ne?

Türkiye bugün başta su kirliliği olmak üzere katı atık ve hava kirliliği nedeni ile alarm veriyor.

Son 40 yılda su fakiri bir ülke olduk…

Türkiye, 1960larda 28 milyon nüfusuyla kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı 4 bin metreküp ile su zengini olarak nitelendirilirken bugün 70 milyonluk nüfusuyla ve 1400 metreküp ile su sıkıntısı çeken ülkeler arasında yer alıyor. Son 40 yılda yanlış uygulamalar sebebiyle su kaynaklarının % 50 sini kaybetti. Küresel ısınma nedeniyle kış ve bahar aylarında yeterince yağmur yağmadığı için barajlarda su birikemiyor hatta barajların çoğu kurudu. Doğal Hayatı Koruma Vakfı araştırmalarına göre son 40 yıl içerisinde, su kaynaklarının verimsiz yönetimi ve kullanımı sonucunda yaklaşık 1 milyon 300 hektarlık sulak alanın yok olduğu belirtiliyor. Bu rakam ülkemizdeki toplam sulak alanların % 50 sinden fazlasını oluşturuyor. Türkiye suyun %42sini barajlardan, %27sini kuyulardan, %26.2sini kaynaklardan, %2.9unu akarsulardan ve %1.8i göl veya göletlerden elde ediyor. Bu suyun %70i tarımsal sulama amaçlı, %10u içme ve kullanma suyu olarak, %20si ise endüstriyel amaçlı kullanılıyor. Kocaeli Temizlik firması Ayka Temizlik. Tarımda %88.5 oranında yapılan vahşi sulama suyun önemli kısmının tüketilmesine neden oluyor. Ayrıca su ihtiyacının büyük kısmını karşıladığımız nehir havzalarında geçtiğimiz 40 yıllık dönemde sanayi atıkları, vahşi sulama ve mevcut kirliliğin artarak devam etmesi sonucu su kalitesinde ciddi bozulmalar meydana geldi. Tüm bunlara karşılık Türkiye’de 3 bin 225 belediyeden yalnızca 223′ünde içme suyu artıma tesisi var. Arıtma tesisi olmayan belediyeler ise ancak suları klorlamakla yetiniyor. Böylelikle mevcut nedenlerle daha fazla kirlenmiş su salgın hastalıklara neden oluyor.

Kocaeli Temizlik Firması Ayka Temizlik. İçme suyu kadar atık su da en büyük problemlerin başında yer alıyor. Arıtılmadan alıcı ortama (deniz, göl vs.) deşarj edilen atık sular bu ortamdaki canlı yaşamını zehirlemekte. Bu yüzden de son yıllarda nesli tükenmek üzere olan 42 bitki ve hayvan türünün yok oluş sebeplerinin başında çevre kirliliği geliyor. Ayrıca doğadaki tüm sular sızıntı suyu şeklinde devamlı birbirlerini etkilerler. Yani kirlenen alıcı ortamın suyu devamlı ve sürekli olarak yeraltı sularına karışarak içme suyu olarak kullanılacak suya da fazlasıyla toksik etki yapmakta. Ve Türkiye’de atıksu arıtma tesisine sahip belediye sayısı 127. Ayrıca 3 bin 225 belediyenin sadece 310’u standartlara uygun kanalizasyon şebekesine sahip. Böylelikle belediyelere ait atık suların yaklaşık % 35-40 ı arıtılabiliyor.

Sanayiden kaynaklı atık suların %66’sına hiçbir arıtma yapılmıyor!

Sanayi’den kaynaklı atık suların çevreye verdiği zarar daha ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Sanayiden kaynaklı atık suların %66′sına hiçbir arıtma işlemi yapılmıyor. Aktif durumdaki 107 organize sanayinin ise sadece 33′ünde arıtma tesisi mevcut. Kocaeli Temizlik firmaları Ayka Temizlik. Bu arıtılmayan atık suların yaklaşık %91′i ise deniz ve akarsulara deşarj ediliyor. Sektörüne göre ağır metaller, tehlikeli kimyasallar içeren sanayi kaynaklı atık sular alıcı ortamın karakterinde çok ciddi bozulmalara neden olmakla birlikte bu kirlilikler kimyasal yapısı nedeni ile hem alıcı ortamdaki canlı hayata hem de sızıntı suyu olarak diğer yeraltı sularına zararlı etkisi sürekli olarak tüm kirliliklerden daha fazla toksik etki yaparak devam eder. Sanayi için arıtma ve atık bertarafı maddi getirisi olmayan maliyetli bir iş olunca, olan ne yazık ki yine çevreye oluyor. Aslında yasaklar, kurallar olmamalı çevreyi kirletmemek için. Bu durumu benimseyemediğimiz sürece zararımız her geçen gün artarak devam edecek.

Küresel ısınma, susuzluk, buzullarda rekor erimeler…

HAVA KİRLİLİĞİ!

Hava kirliliği bugün su kirliliğinden sonra gelen en önemli çevre sorunudur. Bu durumun hissedilir etkilerini artık yalnızca soluyarak değil gözle de görmemiz mümkün ne yazık ki. Hava kirliliği 1970′li yıllarda hızlı kentleşme ve paralelinde hızla artan sanayi ile etkisini göstermeye başladı. Nedenlerini ise ısınma, endüstrileşme ve trafik olarak üç ana başlıkta inceleyebiliriz.

Isınma ve endüstriden kaynaklanan kirleticiler partikül maddeler ve kükürt dioksit gazıdır. Türkiye’de hava kirliliğine neden olan temel endüstriler termik santraller, çimento, şeker demir çelik ve petrokimya endüstrileridir. Özellikle termik santrallerde toplam enerji tüketiminin %60’ı ortalama kükürt içeriği %1.5 ile %3.5 arasında değişen hatta bazen daha da yüksek olabilen linyit kömürü yakan termik santrallerden gelmektedir. Bu yakıtların kalitesiz olması ile çevreye kükürt dioksit ve partikül madde daha fazla yayılmaktadır. Avrupa’da en fazla kükürt kirliliğine neden olan 100 termik santral arasında ülkemizden 6 santral de bulunmaktadır.

Kocaeli Temizlik firması Ayka Temizlik tüm temizlik hizmetlerinde en uygun fiyat ve en kaliteli hizmeti sunmaktadır. Şehirlerde hava kirliliğinin %40′ını trafik oluşturmaktadır. Benzinli araçlardan kaynaklanan kirliliklerin başında karbon monoksitler, nitrojen oksitleri ve hidrokarbonlar gelmektedir. Tüm bu kirliliklerin son ve en etkili ürünü ise tüm dünyanın çare aradığı küresel ısınmadır. Orman yangınları ve kaçak kesimi de küresel ısınmanın nedenleri arasında yer almakta. İklim kuşaklarındaki değişikliğe neden olan küresel ısınma, dünyadaki su sıkıntısının en büyük etkenidir. Ayrıca buzullardaki erimelerin neden olduğu  sel baskınları küresel ısınmanın en etkili sonuçlarından bir diğeri. Beraberinde hava kirliliği insan sağlığı üzerinde solunum yolu hastalıklarından kansere kadar son yıllardaki ölümlerde başrol oynamıştır.

Görüyoruz ki her kirliliğin sonucu bir diğerinin sebebi durumunda. Atıkların kanunlara uygun bertarafı, atık suların arıtılması, hava kirliliğini azaltacak teknolojilerin geliştirilmesi, üstelik tüm bunların şaşılacak şekilde uygulanması… Tüm bunlar belki de olur. Bu durumun nedenlerini araştırırken daha duyarlı olmak gerek. Sanayinin varlığını öne çıkarıp kenara çekilmemeliyiz. Birçok kişi kirliliğe karşı önlem alınmasını ister ama bunun için yaşam biçimini ve alışkanlıklarını değiştirmeye yanaşmaz. Bu kirliliğin aşılmasında gerekli tedbirlerin alınmasında tek çözüm kişisel sorumluluklarımızı yerine getirmemizdir. Nedenlerin ve sonuçların tümünde payımız var. Aslında bu Türkiye’nin notu değil, bizim notumuz, yaşadığımız çevreye ne kadar saygılı olduğumuzun en somut göstergesi.

Ama bu konuda artık çok güzel çalışmalar da başlatıldı. Ben İzmit’te geri dönüşümü mümkün ambalaj atık konteynerlerini görünce çok mutlu olmuştum. Zamanla demek isterdim ama gerçekten artık kaybedecek zaman kalmadı. Bu sadece belediyelerin üstesinden gelebileceği bir sorun da değil artık. Çünkü arıtmak yada bertaraf etmekten önce daha az tüketmeyi öğrenmemiz gerek. Sürdürülebilir kalkınma diye dünya alarma geçti fakat hala evimizde 1 tane çöp kutusu var, hala muslukları açık unutabiliyoruz ve evimizde kullandığımız kalitesiz yakıtın zararından belki de haberimiz yok…

Hala vahşi depolama yapılıyor! Katı atık sorununu çözen belediye sayısı 16…

Katı atık sorunu da atık sudan pek farklı değil. Sayıştay’ın raporuna göre 2004 yılında Türkiye’de 34 milyon ton belediye atığı ve 17.5 milyon ton endüstriyel atık üretilmiş. Buna karşılık katı atık sorununu çözen belediye sayısı 16. Yani çoğu belediye hala vahşi depolama ile katı atıklarını toprağa gömüyor. İzmit’te kurulu Türkiye’nin tek tehlikeli atık yakma tesisi İZAYDAŞ, ülkemizde yılda üretilen 2 milyon ton tehlikeli atığın sadece %5 ‘ini bertaraf edebilmekte, %40′ı ise geri dönüştürülüyor. Geriye kalanı ise evsel atıklarla birlikte depolama alanlarına boşaltılmakta yada kontrolsüz bir şekilde doğaya bırakılmakta. Bu durumun neden olduğu toprak kirliliğinin yanısıra, yağmur yağması sonucu yüksek derecede tehlikeli madde içeren bu kirlilikler sızıntı suyu olarak yeraltı su kaynaklarına karışmakta ve yine doğal su kaynaklarımızın karakterini bozmaktadır. Aynı zamanda vahşi depolama sonucu sıkıştırılan çöplerin içindeki birtakım reaksiyonlar sonucu havaya metan gazı da karışmaktadır. Her geçen gün artan katı atık miktarını azaltmak ve sürdürülebilir kalkınmayı da hedef alan çok güzel bir olay da yaşanmadı değil. Yılda üretilen katı atıkların %20′sini geri dönüşümü mümkün atıklar oluşturuyor. Bu sebeple bütün ambalaj atıklarını kapsayan yönetmeliğin 01.01.2005 yılında yürürlüğe girmesiyle birlikte 723.748 ton ambalaj atığının geri kazanımı sağlandı. Bu tabi ki oldukça iyi bir başlangıç. Doğal kaynaklarımızın korunması, enerjiden sağlanan tasarruf ve azalan atık miktarı konusunda önemli bir adım atıldı. Başarılı olması da bizim elimizde tabi… Destek verilmediği sürece hiçbir başlangıç başarıya dönüşemez. İstanbul temizlik şirketi Ayka Temizlik temizlik hizmetleriyle ilgili tüm bilgileri edinebilirsiniz.

Kaynak: Ekonomi İzmit Dergisi

 

İletişim Bilgileri İçin Lütfen Tıklayınız

www.aykatemizlik.com